9 Şub 2013

Bir gece yarısı

         

           
              Sahilde rüzgarlı bir gecede yanan bir ateşi izlediniz mi hiç? El ele tutuşmuş ateş böceklerinin dansını izlediğinizi sanırsınız. O kadar büyüler ki sizi, onlara tutunursanız birlikte uçup başka diyarlara gidebileceğinizi düşlersiniz; hayalinizdeki huzur ve mutlulukla dolu harikalar diyarına...Alice'in yelek giymiş sürekli saatine bakan bir tavşanı varsa, neden sizin de dans eden ateş böcekleriniz olmasın? Etrafınıza bakın! Belki de etrafınızda gördüğünüz bazı güzellikler, sizin Harikalar Diyarınızdan gönderilmiş birer davetiyedir...

13 May 2012

Keyif Zamanı...



          Hayattan, düşüncelerinizden uzaklaşmak istediğinizde sığındığınız sığınaklardır aslında kitaplar... Kendi dünyasına alır sizi. Birden yaşamınız, kıyafetleriniz, sözleriniz değişir; bambaşka bir hayat yaşamaya başlarsınız kafanızın içinde. Başta sadece bir kaçışken, yanına eklediğiniz kahvenizle, suyunuzla keyif aldığınız anlara dönüşür bu okumalar. "Kaliteli Zaman Geçirmek" kavramını hayata geçirdiğinizi hissedersiniz...

1 Oca 2012

fotoğrafçının hikayesi...



"Şilan"mış adı. Babası eşinin hamile olduğunu öğrenir öğrenmez koymuş adını ; "Benim kızım olacak, adı da Şilan olacak". Cinsiyetine bile baktırmamışlar o kadar eminlermiş ki kız olacağından. Nihayetinde kız da olmuş ama artık nazından mıdır yoksa olduğu yeri sevdiğinden midir bilinmez biraz geç gelmiş bizim kız. Millet sabırsızlara "sen 7 aylık mısın!" diye dalga geçerken bizim kız bırakın 7yi 9u, tam 10aylıkmış. Bir rivayete göre de burcu yengeç olsun diye beklemiş o kadar =P
Gel zaman git zaman büyümüş bizim kız. Güzel bir okula, aileye, arkadaşlara sahip olmuş. Hemen hiç kötü insanlarla karşılaşmamış; bunu da her daim kendisini koruyan bir gücün varlığına bağlamış. Oysa biliyormuş ki onu koruyan güç, ailesinin ve çevresinin ona bahşettiği 'bilinç'miş. Bilinçli bir genç olarak yeetişmiş.
Farklı yönleri de varmış: mesela kızlar genel olarak pembe rengini severken onun turuncuya takıntısı varmış. Turuncu rüyalar görür, turuncu kanatlı melekler hayal edermiş. Bir başka takıntısı da Porsche arabalarmış. Karşıdan karşıya geçerken gelen arabanın Porsche olduğunu görüp yolun ortasında duracak kadar takıntılıymış. Tabi ezilmekten de yanındaki arkadaşı sayesinde kurtulmuş. Ee Porsche hergün gördüğümüz bir marka değil sonuçta, atın ölümü arpadan olsun meselesi. Ahh at demişken... Ne kadar binmeye çok korksa da, her seferinde ayakları geri geri gitse de ata binmeyi de çok seviyormuş. Tabi atları da, hatta bütün hayvanları...Hatta ve hatta bir keresinde bir arıyı elini alıp sevmek isteyecek kadar çok seviyormuş onları. Arada kafasına geliyorlarmış işte ne yaparsınız =P
Biraz da tembelmiş ama, sevdiği şeyleri bile yapmaya üşenirmiş. Ders çalışmayı saymıyorum bile, onu zaten kim sever ki... Ama gün gelmiş çatmış 'değişmelisin!' demiş kendine. "Meslegin, hayatın, geleceğin üşengeçliğini affetmeyecek kadar önemli!" Gel gelelim yılbaşı da gelmiş. Değişmenin tam vaktidir diyerek hayatına bir yenilik, bir sorumluluk katmış kızımız ve bir blog açmış. Bloğu fotoğraf üzerineymiş. Böylelikle çok sevdiği ama üşengeçliğinden icra etmediği fotoğraf çekme hobisini de kendine zorunlu kılmış. Amacı belirli aralıklarla hayatımızdaki küçük detayları paylaşmak, o detaylara can vermek,seslerini duyurmakmış. Hatta biraz da bilgi ve sosyal mesaj vermek, neyin nerden geldiğini anlatmakmış.. Kısaca kızımız biraz ukala imiş; sanki kendisi her şeyi biliyormuş gibi..=P
Öyle işte... Umarım dilediği gibi amaçlarına ve bloğuna sadık kalır da bizi fotoğrafsız bırakmaz diyerek sözleri artık onun fotoğraflarına bırakmak istiyorum. Bugün yeni bir yıl, yeni başlangıçlar, yeni umutlar... Herkese bol kahkalı, eğlenceli ve güzel umutlarla dolu mutlu seneler diliyorum =)